“Bel ağrısında sıkça istirahat önerilmesine rağmen egzersiz daha etkilidir”
Yapılan bir çalışmada bel ağrısının küresel ölçekte kötü tedavi edildiğinden bahsediliyor. Çok sayıda insan aslına bakılırsa bu durumu daha da kötüleştiren yüksek teknolojiyle donanmış müdahalelere maruz kalıyor. Çoğu kez yatak istirahati öneriliyor fakat genellikle egzersiz yapmak aslında ağrılara daha iyi gelmekte. Yeni bir rapora göre, dünyadaki birçok insan bel ağrısı yüzünden yapılan ameliyatlarla, iğnelerle ve verilen tehlikeli narkotik ağrı kesicilerle iyileşeceğine daha kötüye gidiyor. 540 milyondan fazla insan bel ağrısından muzdarip, bu dünyadaki en yaygın fiziksel hastalık sebebi. Ancak hastaların durumu, küresel ölçekte tıbbi ihmale kadar varabilecek yatak istirahati ve pahalıya mal olan yüksek teknolojik müdahalelerle daha da kötüye gidiyor. Uzmanlar bu insanların gerçekte ihtiyaç duydukları şeyin egzersiz ve mümkün olan en kısa zamanda işlerine ve normal hayatlarına geri dönmek olduğunu söylüyor. Bazı ülkelerde, açıklanamayan bel ağrısını tedavi etmek doktorlar ve hastaneler için kazançlı bir iştir. Lancet’te yayınlanan üç makale, hükümetleri ve sağlık alanında lider kişileri “statükoyu muhafaza eden yerleşik ve zarar verici ödeme stratejilerine, çıkar çevrelerine, finansal ve mesleki teşviklerin çaresine bakmaya karşı” mücadele etmeye çağırdı. Bel ağrısı; bireyler, sağlık hizmetleri ve ekonomiler üzerinde büyük bir yüktür. Makalelere göre, her yıl, bel ağrısı nedeniyle yaşanan maluliyet yüzünden İngiltere’de toplam 1 milyon, ABD’de 3 milyon ve Avustralya’da 300.000 üretken yaşam boşa gitmekte. Yazarlara göre birçok insan orta yaşlarının bir noktasında bel ağrısı hadisesiyle ıstırap çekmektedir. “Vakaların büyük çoğunluğunda sebebin ne olduğunu bilmiyoruz” diyor. “Sadece % 1’lik kısmı enfeksiyon ya da kanser gibi ciddi hastalıklarla bağlantılı.” “Bir sebep olmalı” diyor, “tıbbi anlamda ifade etmek gerekirse, ortaya çıkmasına sebep olan bir yaralanma, sakatlık, bir şey olmalı.” Fakat doktorların bunun ne olduğunu tespit ettikleri çok nadirdir. Psikolojik, sosyal ve ekonomik faktörlerin hepsi rol oynayabilir. Birçok insanın başka ağrıları da bulunmaktadır; yaşam tarzlarıyla bağlantılı olarak obezite, sigara içiciliği ve aktivite yoksunluğu görülmektedir. Vakaların birçoğunda bu sıkıntılar uzun sürmez ama üç kişiden birinde yılda bir rekürrens olacaktır. Uzmanlar MRI taramalarının kullanılacağı alanı sorgulamanın ters etki yapacağını ifade etmektedir. MRI kesitleri belki de ağrının kaynağı olmayan fiziksel anormallikleri gösterecektir. Taramalar sıklıkla ameliyat ya da diğer müdahalelerle sonuçlanacaktır, fakat kanıtlar, bulgular, omurgadaki diskleri füzyon yapmanın, yapay diskler yerleştirmenin veya spinal enjeksiyon yapmanın genellikle işe yaramayacağını göstermektedir. Yatak istirahati de, çalışmamak da öyle. İngiltere’de, Ulusal Sağlık Sistemi, doktorlar için non-spesifik bel ağrısı konusunda beden eğitimini ve fiziksel egzersizleri destekleyen ve ameliyata karşı tavsiyelerde bulunan rehberlik hizmeti vermektedir. Fakat Amerika’da dünyanın geri kalanına örnek teşkil edecek şekilde, ameliyatlar çok yaygındır. “Gerçekten en büyük endişemiz dünya kadar yüksek teknolojiyle donatılmış tedavi şeklimiz var ama çoğunun faydası var mı bilen yok”. Sonuçta ne yazık ki “Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki orta sınıflar da bunlara erişip kullanmaya başlayacaktır.” İlgili makalelerin yazarları, problemin gerçekliğini inkâr etmenin mümkün olmadığını söylemektedirler. “Makaleler bel ağrısına bağlı olarak artan maluliyetlere dikkat çekmektedir” diye ifade etti. Burada yüksek teknolojik müdahalelerden ziyade daha iyi çözümlere dikkat çekmek istenmiştir. Bakıldığında İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi ABD’dekinden daha iyi çalışıyor: “Füzyon ameliyatı önerilen çok az hasta görüyoruz,” “ama hala enjeksiyon önerilen çok hasta var, bunlar şüpheli uygulamalardır. Ulusal Sağlık Sistemi için çok pahalıdırlar ve hastalara çok yardımcı değillerdir.” Ayrıca Ulusal Sağlık Sistemi’nde narkotik ağrı kesici içeren reçetelerin artışıyla ilgili bir endişe duyulmakta. “Son günlerdeki tecrübeler bunların diğer çok daha güvenilir ilaçlardan daha etkili olmadığını, halen birçok hastaya narkotik ağrı kesici ilaç verildiğini göstermektedir.” İnsanlara “mümkün olan en düşük dozda, mümkün olan en kısa sürede etki edecek, mümkün olan en güvenilir ilaçlar” verilmelidir. ABD’de bel ağrısı için düzenlenen reçeteler narkotik ağrı kesici krizini ateşlemiştir. Lancet dergisindeki makalenin yazarları “ABD’de son 20 yılda artan narkotik ağrı kesici ilaç reçetelendirmesinden kaynaklanan genel bir bağımlılık ve yükselen ölüm oranı tıbbi müdahalenin değerini düşüren korkunç etkilere ve sonuçlara dramatik bir örnektir” diye ifade etmişlerdir. Sağlık Bakanlığı uzmanları, halkın “ispatlanmamış veya kötü yaklaşımlar”dan korunması gerektiğini söylüyor. Bazı ülkeler harekete geçmiş: Örneğin, Avustralya ve Hollanda bazı invaziv tedaviler için ödeme yapmayı durdurmayı düşünmektedirler. Uzmanlar sağlık uzmanlarına ve hastalarına “sosyal, fiziksel ve duygusal zorluklar karşısında uyum ve öz yönetim yeteneği” olarak tanımlandıkları “pozitif sağlık” yaklaşımını benimsemek için çağrıda bulunuyor. Bu çağrı bel ağrısıyla ilgili inançları değiştirmeyi içermektedir, böylece insanlar tanı almaya veya tedavi olmaya istekli değillerken doktorlar hastaların “anlamlı ve kalitesi yüksek hayatlar” yaşamaları için yardımcı olmaya çalışmaktadır. Sonuç olarak bakıldığında “Bu çalışmadan anlaşılacağı üzere dünya çapında yapılacak çok fazla şey var. Öncelikle bel ağrısını tedavi etmedeki en iyi yollarla ilgili mitleri ortadan kaldırmak lazım, ki örneğin dinlenmek, en kötü yaklaşımlardan biridir, yine de bu tavsiye birçok ülkede klişedir.” Bu gerçekten ilginç ve önemli bir çalışmadır; dünya çapında sağlık uzmanlarına üzerinde düşünmeleri gereken bir şey veriyor fakat aynı zamanda klinik rehberleri hazırlayanlarla faydalı bir mücadeleye girmeleri de gerekmektedir ve kılavuzlar geliştirilip güncellendiği zaman elde edilen bulguların ciddiye alınıp üzerinde düşünülmesi önemlidir.
|